İzmir, 01.06.2020
1. Genel Olarak
Miras hukukunda “tenkis” ve “denkleştirme” kavramları birbirlerine benzese de farklı hukuki kurumlardır. Tenkis davası sonucunda miras bırakan tarafından yapılan ve kanunda sayılan sağlar arası kazandırma veya ölüme bağlı tasarruf şeklinde yapılan hukuki işlemlerin iptaline karar verilir. Bununla birlikte tenkis davaları özünde saklı paylı mirasçıların haklarını koruduğu için bu iptal kararının sınırı saklı pay oranlarını aşamaz. Bu sebeple tenkis davası saklı paylı mirasçılar tarafından açılabilir, davanın sonucunda saklı payın karşılığı aynen veya maddeten talep edilebilir.
Denkleştirme davaları ise miras bırakanın tüm mirasçılar arasında eşit ve adil davranmasını sağlayan tamamlayıcı bir hukuk normu olarak düzenlenmiştir. Kısacası denkleştirme davasındaki asıl amaç, miras bırakanın bir ya da bir kaç yasal mirasçısına sağlığında yapmış olduğu belli bir karşılık alınmamış olan kazandırmalar nedeniyle yasal mirasçılar arasında oluşan dengesizliğin ve haksızlığın ortadan kaldırılmasıdır. Denkleştirme davası ile miras bırakanın yaşarken yasal mirasçılarına yapmış olduğu karşılıksız kazandırmaların, belli şartların oluşması halinde geri verilmesi istenebilir. Tenkis davası yalnızca saklı pay sahipleri tarafından açılabilirken denkleştirme davası tüm yasal mirasçılar tarafından açılabilmektedir.
2. Denkleştirme Talep Edebilmek İçin Gerekli Şartlar
Mirasta denkleştirmenin şartları Türk Medeni Kanunu’nda “Yasal mirasçılar, miras bırakandan miras paylarına mahsuben elde ettikleri sağlar arası karşılıksız kazandırmayı denkleştirmeyi sağlamak için terekeye geri vermekle birbirlerine karşı yükümlüdürler” şeklinde belirtilmiştir. Buna göre denkleştirmenin talep edilebilmesi için :
- Miras bırakanın sağlığı esnasında yapmış olduğu bir kazandırma olmalıdır.
- Bu kazandırma aynı zamanda karşılıksız(ivazsız) olmalıdır.
- Bu kazandırma yasal mirasçılara yapılmış olmalıdır.
- Yasal mirasçılara yapılan bu kazandırma onların miras paylarına mahsuben yapılmış olmalıdır.
- Kazandırmanın miras bırakanın kendi mal varlığından yapılmış olması gerekmektedir.
Bu şartları taşıyan kazandırmaların iadesi denkleştirme davası ile istenebilecektir. Burada dikkat edilmesi gereken bir husus miras bırakanın bu kazandırmasını kendi mal varlığından ve sağlar arası bir işlemle kazandırmış olması gerekliliğidir. Yasal mirasçıya miras bırakan tarafından vasiyetname gibi sonuçlarını ölümden sonra doğuracak bir tasarruf ile kazandırma yapılmışsa denkleştirme istenemez. Yine miras bırakan tarafından yasal mirasçıya sağlar arası yapılan kazandırmaya bir karşılık alınmışsa denkleştirme istenemez.
Üçüncü kişilere, iradi mirasçılara, sonradan yasal mirasçı sıfatını kaybedenlere yapılmışsa mirasta denkleştirme talep edilemez. Yani sağlar arası karşılıksız kazandırma doğrudan yasal mirasçıya yapılmış olmalıdır. Miras bırakan tarafından mirasçı olmayan üçüncü kişiye yapılmış olan kazandırma daha sonra yasal mirasçıya sağlar arası kazandırma olarak devredilse de denkleştirme talep edilemez.
Denkleştirme borçlusunun, kural olarak miras bırakanın ölümü anında yasal mirasçılık sıfatına sahip olması gerekmekte, kazandırmanın yapıldığı tarihte yasal mirasçı olması gerekmemektedir. Mirasın açılmasından önce veya sonra mirasçılık sıfatını kaybeden mirasçıya ait geri verme yükümlülüğü, onun yerini alan mirasçılara, miras paylarında meydana gelen artış oranında geçer. Atanmış mirasçılar, miras bırakanın sağlığında denkleştirmeye tabi kazandırma neticesinde hak sahibi oluş olsalar da yasal mirasçılara karşı iade borçlusu olamazlar. Ancak söz konusu atanmış mirasçı aynı zamanda yasal mirasçı ise yapılan kazandırmanın kendi miras payına mahsuben yapıldığından hareketle denkleştirme yükümlüsü olacaktır.
Miras bırakanın kendi çocukları arasında eşit davranması gerektiği düşüncesiyle miras bırakanın aksine açık bir irade beyanı yoksa miras bırakanının evlatlığı dahil olmak üzere alt soya yapılan sağlar arası kazandırmaların kanun gereği iadeye tabi olacağına dair karine söz konusudur. Buradan anlaşılmaktadır ki miras bırakanın altsoyuna karşı yapmış olduğu karşılıksız kazandırmalarda miras payına mahsup edilmek üzere hareket ettiği düşünülmüştür.
Miras bırakanın altsoyuna verdiği çeyiz, kuruluş sermayesi, bir malvarlığı, borçtan kurtarmak ve benzeri karşılık almaksızın yapmış olduğu kazandırmalar aksi miras bırakan tarafından açıkça belirtilmiş olmadıkça denkleştirmeye tabidir. Görülmektedir ki bu kazandırmalar özellik ve nitelik olarak, alt soyun ekonomik bağımsızlığını kazanmasına, devam etmesine ve ilerletmesine yönelik ve onun hayatta daha iyi bir yere gelmesini sağlayan kazandırmalardır.
Bununla birlikte miras bırakanın mirasçılarına yaptığı alışılagelmiş olan kazandırmalar denkleştirmeye tabi değildir. Buna örnek olarak mirasçının eğitim giderleri, doğum günü gibi özel günlerde alınan hediyeler veya evlenme sırasında yapılan örf adete uygun hediyeler verilebilir. Bu kapsamda olmayan karşılıksız kazandırmaların denkleştirmeye tabi tutulabilmesi için kazandırmanın davalı yasal mirasçının miras payına mahsuben yapıldığının davacı denkleştirme alacaklısı tarafından ispatlanması gerekir.
Miras bırakanın altsoyu dışındaki yasal mirasçılarına yaptığı sağlar arası karşılıksız kazandırmaların denkleştirmeye tabi olması ve geri istenebilmesi için denkleştirmenin miras bırakan tarafından açıkça istenmiş olması gerekir. Yani altsoy dışındaki yasal mirasçılara yapılan kazandırmalarda kabul edilen karine miras payına mahsup edilmek üzere hareket edilmediği yönündedir. Bu karinenin aksini denkleştirme alacaklısı davacı ispatlamak zorundadır.
Bir yasal mirasçıya yapılan kazandırma onun miras payını aştığı takdirde mirasçı, miras bırakanın bunu kendisine bırakmak istediğini ispat ederse bu fazlalık denkleştirmeye tabi olmaz.
Miras bırakan yapmış olduğu sağlar arası kazandırmaların denkleştirmeye tabi tutulmaması gerektiğini yazılı, sözlü veya şifahi olarak belirtmişse bu kazandırmalar denkleştirmeye tabi olmayacaktır. Yargıtay, vermiş olduğu bir kararda miras bırakanın tüm mal varlığını bir yasal mirasçısına aktarmasını şifahi olarak denkleştirmeye tabi tutulmaması gerektiği noktasında şifahi bir irade beyanı olarak kabul etmiştir.
3. Denkleştirmenin Sonuçları
Mirasçı, geri vermekle yükümlü olduğu kazanımları aynen iade edip miras paylaşımına katılabileceği gibi miras payından fazla olsa dahi bu payına mahsup ettirip fazlalığı diğer mirasçılara ödeyebilir.
Denkleştirme talebi, denkleştirmenin varlığına ve miktarına ilişkin olarak mirasın paylaşılmasından önce tespit davasının konusunu oluşturur. Mirasın paylaşılması aşamasında da, bu borcun yerine getirilmesi denkleştirme davasına konu edilir. Eğer daha önceden açılmış bir tespit davası ile denkleştirmenin varlığı ve miktarı belirlenmemişse, denkleştirme davasında öncelikle denkleştirme borcunun varlığı ve miktarı belirlenir. Denkleştirme davasının mirasın paylaştırılması aşamasının sonuna kadar açılması gerekir. Denkleştirme talebi, miras paylaşılmadığı sürece zamanaşımına uğramaz. Denkleştirmeye ilişkin talep hakkı miras paylaşılmasından itibaren ise 10 yıllık genel zamanaşımına tabi olur.
Mirasta denkleştirme davasında denkleştirme işlemi, sağlar arası kazandırmanın denkleştirme anındaki değerine göre yapılır. Denkleştirme, kazandırmanın denkleştirme anındaki değerine göre yapılmaktadır. Denkleştirme anı ise paylaştırmadan önce tespit davası söz konusu ise bu davanın açıldığı an; paylaştırma söz konusu ise iadeye ilişkin davadaki dava tarihidir.
4. Görevli ve Yetkili Mahkeme
Denkleştirme davasının görüleceği yetkili mahkeme, miras bırakanın son yerleşim yeri mahkemesidir. Bu yetki kesin yetki kuralı olup mahkemece re’sen göz önüne alınır. Görevli mahkeme ise Asliye Hukuk Mahkemesi’dir.
5. Davada Taraf Sıfatı
Denkleştirme davasının davacısı saklı paylı olsun olmasın yasal mirasçılardır. Davalısı ise kendisine sağlar arası karşılıksız kazandırma yapılan yasal mirasçılardır.
Saygılarımızla,
Av. Ezgi Çağla Güngör